Saturday, July 28, 2012

Kırmızı

Uzun bi aradan sonra tekrar geldim. Bu aranın sebebi tabii ki bilgisayarımın yasak olması. Neden? Cuz, ders çalışmıyorum. Peki ders çalışmadığım için bilgisayarımın yasaklanması akla, mantığa uygun mu? Tabii ki değil. Ders çalışmaya başladın o zaman dediğini duydum gibi oldum bi an. Hayır başlamadım, bu abimin bilgisayarı. Evet evdeki bilgisayarı senin benim diye ayırıyorum. Mesela annemin ve babamın da bilgisayarları yok. Peki onlar ne yapıyor? Abimin bilgisayarını kullanıyorlar. Herkes işini bu bilgisayarda hallediyo artık. Bi de bu laptop ölüydü. 48932 saatte açılıp bi o kadar zamanda da kapanırdı. Mozilla Explorer etkisi yapıyodu. Ben de ilk başlarda lanet ettim açmıyodum. Sonra bi gün n'olduysa oldu düzeldi. Bu bilgisayarın yasak olmamasının sebebi oyunun olmaması galiba doğal olarak da yapabildiğim şeyler kısıtlı yani öyle sabah oturup diğer sabah kalkma gibi bi ihtitmalim yok zaten başlı başına abim gibi bir engel var. Gerçi kendi bilgisayarımı kullanmak istemesem de şu an izin verse babam yaklaşık 4 gün kalkmadan oturabilirim.

Aslında hayatımda istemediğim kadar bi ders çalışma isteği var. Bekledi bekledi hepsi bi an da geldi. Bir buçuk hafta önce o istek tavan yaptı. Çünkü bazı şeyler düşündüm ve düşündüğüm şeylerin sonucu gayet kötüydü. Ama neden başlayamadım açıklayayım... Başlıyacağım gün teyzem beni yazlığa götürdü. Yazlıkta niye çalışamadım onu da açıklayayım... Çünkü beni zorla götürdü ve sadece giyecek bi iki şey alabildim hatta ben almadım her şeyi o aldı. Bi de yazlıkta basket oynarken düştüm bacağım filan kötüydü de şimdi iyi yine. Kabuk bağlıyodu ben soyuyudum (ne kadar zevkli var ya düşüp düşüp bunu denemelisiniz). Sonra bi de uçuk çıktı dudağımda la. Böyle iğrenç bir şey olamaz. Onu da koparıyorum haha. Geçmek üzere zaten. Sonra döndüm tabii fazla uzun sürmedi. Peki döndüm de niye çalışmıyorum onu da açıklayayım... Ebeveynlerim sürekli ders çalış diyorlar. Eğer bi gün demezlerse o gün çalışacağım. Bugün demediler ama bugün de hep dışardaydım. Yarın demezlerse başlıyorum. Ve bi an önce çılgın atıp boşa geçen 3 senenin verdiği açığı kapatmam lazım yoksa bok. Az kaldı...

İzmir istiyodum aslında... Sonra düşündüm de İzmir'de yapamam ben yani yaparım da olmaz işte la. İstanbul veya Ankara artık. Ben şimdi diyorum İzmir istiyodum da şimdi İstanbul veya Ankara... La ben bu halde nereye kazanıyorum. Aklıma mantığıma sıçayım yani... Zaten elimde olmayan nedenler... Deliyim filan.

Neyse.

Bu bilgisayarımsız geçirdiğim bölümde (gerçi bundan sonra da bilgisayarımsız geççek ama. yok la derse başlıyayım da) ne mi yaptım? Kitap okumaya tekrar başladım ama şu ana farkettim ki yine ara vermişim. Evde olduğum zamanlar şarkı dinliyorum... Arkadaşlarımla buluşuyorum. Özellikle eski ve iyi arkadaşlarınla buluşuyosan gayet güzel oluyo. Tavsiye listeme ekledim bunu.

...

Behzat Ç. Dizi ve Film Müzikleri çıktı la! Dinleyin. Dinletin.

Behzat Ç. hakkında da bi kaç şey söylemek istiyorum. Bu RTÜK kadar iğrenç bi kurum daha yok. Bölüm süresini 65 dk'ya düşürmek ne la! Olm tamam sizin düşüncelerinize muhalif ama bi siktir git yani 2 saat az geliyodu. Bi de saatini 23 yapmışlar vay amk. Olm evet sen RTÜK! Sana diyorum... Bak seneye tek dizi takip hakkı verdim kendime. O da Behzat Ç. Onu da piç etmeye çalışıyosunuz. Yeter da amk.

Soundtrack'e dönersek... Çok güzel la! Bu arada eğer moralin kötüyse Pilli Bebek dinleme ya da dinle la dinle.

...

Sadece kendini düşünen arkadaşlarım var. Yani bazıları artık yok ama var olanlar da var. Bu arkadaşlarımla da çok yakınım. Nası olcak anlamadım siktir git mi desem acaba? Kolay kolay güvenmem birine ama güvenip de böyle hayal kırıklığına uğrayınca daha fena oluyo la. Kötü yani kısaca. Neyse nerden geldim bu konuya zaten...

Neyse buralardayım zaten gelirim yine.

Hasta la vista baby!

No comments:

Post a Comment